banner392

TÜRK KIZLARINI OMZA ALIN !

Türklerin vatanı olan Türkiye’de, Türk milleti için çok ama çok kirli dolaplar dönüyor.
Türk milletine karşı oluşturulan dış destekli bu tezgahın siyaset, medya, bürokrasi, yargı ve sermaye ayakları var.
Dikkatli gözlerin bunu görmemesine ve canının acımamasına imkan ve ihtimal yok…
Amaçları, psikolojinin bilinen tüm yöntemleri ile Türk milletine pes ettirmek. Ama tarih boyunca ders almadıklarıda bilinen bir gerçek.
Kime hizmet ettiği bir türlü şahsım tarafından anlaşılamamış olan Hürriyet Gazetesi’nin 18 Temmuz 2011 günlü nüshasının baş sayfasında bir haber “Türk kızlarını omza alın” başlığı ile yayınlandı. Ne demek Türk kızlarını omza alın? Başka omuza alınacak kız mı yok?
İşinize geldiği zaman, mozaik ve Türkiye’lilik masalı veya çok etnikli, dilli, kültürlü memleket edebiyatı ama kızları omza almaya gelince akla gelen “Türk” meselesi… Belki orada bulunanlar kürt, çerkez, gürcü, arap, arnavut, boşnak, ermeni, rum, süryani vs. kızıdır. Niye iş omza alınmaya gelince herkes “Türk kızı” oluyor…
Bu bana gazeteciliğin yaşayan efsanelerinden biri olan Muhittin Nalbantoğlu ile BengüTürk Tv’de yaptığım programda; Nalbantoğlu’nun söylediklerini hatırlattı.
Nalbantoğlu;1918’de İstanbul’u işgal eden Fransız askerlerine öncelikle iki sözcük öğretildiğini anlattı. Bu iki sözcük: “Ayşe istiyorum, Fatma istiyorum, Zeynep istiyorum…” muş. Türk milleti bunları bilmiyor…
Siz o Türk kızlarını onursuz ve namussuz zannetmeyin. Böyle yaparak, onların ancak Türk olmaktan dolayı olan gururlarını kırıyorsunuz.
Yine kürt şarkıcı Aynur Doğan’ın, İstanbul Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda, üst üste kürtçe şarkılar söylemeye başlaması ile artan protestolar üzerine sahneyi terk ederken, zafer işareti yapmasına neredeyse methiyeler düzüldü ve Türk milleti medya eliyle yine mahkum edildi. Buraya kadar herşey anlaşıldık, bilindik şeyler.
Ancak 17 Temmuz 2011 Pazar günü Radikal Gazetesi’nin başsayfası, kürt şarkıcı Aynur Doğan’ın resimli sürmanşeti ile çıkıyor ve Doğan’ın ağzından “… Azınlığın bize yıllardır çoğunluk gibi gösterilmesi sorun” deniliveriliyordu.
Büyük Türk Milletinin, Türkiye’de küçük azınlık olduğu nasıl da satır aralarında bir zehir gibi zikrediliyor değil mi? Hemde hissettirmeden, acıtmadan ve acındırarak.
Başka bir örnek ise Habertürk televizyonundan. Programa “Grup Yorum” çıkartılmış. Onların müziği üzerine konuşulacak. Ancak Grup Yorum’un, faaliyetlerini, felsefesini ve yaptıklarını bu ülkede bilmeyen yok. Türkiye’de yürürlükte olan yasalar kapsamında kovuşturmaya uğramışlar, yasaklanmışlar ve tutuklanmışlar. Buna karşılık kadın sunucu; sizinle gurur duyuyoruz, sizi görmek harika, müthişsiniz mealinde sözler sarf ediyor ve Türkiye’de anayasal düzene karşı çıkmayı kendine iş haline getirmiş olanları övüyor. Acaba bu programı seyreden genç ve temiz dimağlı Türk genci, Türk insanı nasıl bir tuzağa düşer? Müziğin büyüleyici ve evrensel özelliğiyle beyninin kılcal damarlarına zerk edilen tatlı zehirin farkına nasıl varabilir? Bunu yapanların amacı ne?
 Başka bir örnek de Fatih Çekirge ile Hıncal Uluç’dan. Tünel’de soğuk birayı yudumlayarak ya da Ortaköy’ün neşeli havasından, Türkiye’ye bakan bu arkadaşlar; birbirlerine topu atarak, şehitlerin varlığına rağmen “karartmayalım bu hayatı” diyorlar. Neymiş efendim “teröristlerin de asıl istediği bu değil mi?” bahanesi ile bunu söylüyorlar. Doğru neşe içinde geçen bu hayatları karartmamak lazım!
Peki yaşamlarının baharında hayatı kararan gençlerimiz için ne demeli? Fatih Çekirge ve Hıncal Uluç Türkiye’de ne olursa olsun, Türk milletinin başına ne gelirse gelsin, hayatlarını karartmayacak cinsten. Çoğunluğa da bunu telkin ediyorlar. Öyle ya; ölen öldü veya bundan sonrada ölmeye devam edecek ama biz kalan sağlarla devam edelim anlayışı. Dikkat çekici olan nokta, nedense ölenlerin ve hayata kaldığı yerden devam edenlerin aynı zümreden olması.
İş göründüğü gibi ise bunların nihai hedefi, bölücüler ile dış destekli iç ihanet şebekeleri karşısında Türk milletini pes ettirmektir. Görmüyormusunuz; Türk milletinin bağrından çıkan Türk ordusuna, Silvan’daki olaydan sonra saldıran Bugün, Yeni Şafak ve Zaman gazetelerini?
Türkiye’de medya eliyle yürütülen bu kirli oyunun arkasında bir çok zaman olduğu gibi yine mikro milliyetçilik vardır. Kimse topu kürtlere ve kürtçülük yapanlar ile PKK’ya atarak sıyırmasın. Şimdilerde birçok mikro milliyetçi gizlendikleri siperden; kürtçülüğü ve PKK’yı bahane ederek Türk milleti ile hesaplaşıyor. Medyadaki azan tezgahı bununla ilişkilendiriyorum.
Onun için kimse zannetmesin ki; Türkiye’de sadece ümmetçiler iktidardadır. Keşke Hazreti Peygamberin ümmeti iktidar olsa. Çünkü bu kirli tablo Peygamber’in ümmetinin iktidarında asla olmaz. Bu gün Türkiye’nin egemen güçleri; ümmetçiliği ve pkk terörünü kendine kılıf yapmış olan Türk düşmanı mikro milliyetçilerin elindedir. Bunun içinde elbette diğerleri gibi açık veya gizli etnik milliyetçilik yapan kürtler vardır. Oysa ki; bugün kendisi ile uğraşılan Türkler yüzyıllardır bunların hepsinin canını, malını ve namusunu korumuştur.
Onun için “Türk kızları omza alın” gibi Türk kadınına hakaret içeren başlıklar Türk milletini aşağılama maksadı ile atılmaktadır. Ancak birilerine omza alın komutu verdiğiniz Türk kızlarının; manevi olarak Hz. Ayşe, Hz. Fatma, Hz. Hatice’nin çocukları, nesep olarak da Şerife Bacının, Kara Fatma’nın, Nene Hatun’ların torunları olduğunu hatırlatmak isterim. Dikkat edin onların cevabı, size çok acı olur.

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.