banner392

Dünya basın tarihine geçecek bir rezalet

AKP iktidarı döneminde basına yönelik baskıların hangi boyutlara ulaştığını gösteren dünya basın tarihine geçecek bir olayın yaşandığı ortaya çıktı.

Dünya basın tarihine geçecek bir rezalet
 Dünyanın diktatörlükle yönetilen ülkelerindeki bile basından bir haber için savunma istenmezken, AKP’nın atadığı bir genel müdürün yönettiği Basın İlan Kurumu’nun 11 büyük gazeteden savunma istediği ortaya çıktı. Üstelik kurum gazeteleri tehdit bile etti. Ancak gazetelerin hiçbiri bu olaya tepki göstermedi.

Akıllara durgunluk veren olay, Türkiye’nin en büyük gazetesi olan Hürriyet’te bir haber olarak değil, okur temsilcisinin köşesinde 29 Kasım'da küçük bir yazı olarak yer aldı. Olayın nedeni, Batman’ın Sason İlçesi’ne bağlı Çağlı Köyü’nün 10 haneli Kuzguncuk mezrasındaki 17 öğrenciye ilişkin bir haber. Doğan Haber Ajansı ve Anadolu Ajansı muhabirleri, mezraya öğretmen atandığını, Milli Eğitim Müdürlüğü’nün prefabrik yapı gönderdiğini, ancak bu yapının kurulmaması nedeniyle mezradaki 17 öğrencinin çadırda eğitim görmek zorunda kaldığını, köylülerin de buna tepki gösterdiğini yazdı. 

Bu haber 11 gazetede yayınlanırken, Bildirici’nin köşesindeki bilgilere göre; Milli Eğitim Bakanlığı ise bir açıklama yapıp, öğrencilerin öğrencilerin taşımalı eğitim kapsamına alındığını, ailelerin çocuklarını minibüsle okula göndermediğini söyledi. Gazeteler de bu açıklamayı dikkate almadı.

Bunun üzerine, üstüne hiç vazife değilken, olayın, devletin kendine verdiği görevlerin hiçbiriyle uzaktan yakından ilgisi yokken Basın İlan Kurumu, devreye girdi. Neyin basın ahlakı kapsamında olduğu neyin olmadığını belirlemek gibi bir görevi de bulunmayan Basın İlan Kurumu, 11 gazeteden savunma istedi. Savunma istemekle kalmadı, aralarında Türkiye’nin önde gelen gazetelerinin de bulunduğu gazeteleri, “Savunma vermezseniz ilanlarınızı keseriz” diye tehdit etti.

Basın ahlakının ne olduğu konusu tamamen bilim adamlarına ve gazetecilerin kendilerine bırakılmış bir konu. Bu konuda yetkili kuruluşlar da basın meslek örgütleri. Konuda laf etmeye yetkili örgütlerin başında da Basın Konseyi geliyor. Basın konseyi siyasetçiler ve devlet, bu konuya karışmasın diye kuruldu.

Basın üzerine ağır bir baskı kuran AKP Hükümeti bile basın ahlakına neyin uyduğunu neyin uymadığını bugüne kadar belirlemeye kalkışmazken, AKP’nin atadığı Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Mehmet Atalay, bakanlığın açıklamasının basın ahlak ilkelerine aykırı olduğuna karar verip, tehditte bulundu.

Atalay’ın tehdit ettiği gazeteler, aynı zamanda kendi varlık nedeni olan gazeteler. Basın İlan Kurumu özerk bir kurum. Bir genel kurulu var. Gazeteci örgütleri de bu genel kurulun üyeleri. Genel kurulda neredeyse bütün bakanlıklar da üye. Kurum, kağıt üzerinde, bu genel kurulun seçtiği yönetim kurulu üyeleri tarafından yönetiliyor. Ancak genel kurulda ağırlık devlette olduğu için yönetim kurulu iktidarın istediği isimlerden oluşuyor. Yönetim kurulu genel müdür için isim öneriyor; atamayı da Bakanlar Kurulu yapıyor. 

Kurumun görevi de devletin verdiği ilanların gazeteler arasında adil bir biçimde dağıtılmasını sağlamaktan ibaret.

AKP Hükümeti tarafından hazırlanan kararnameyle 2009 yılında genel müdürlüğe atanan Atalay ise Meslek hayatına Trabzon Karadeniz Gazetesi’nde başlayan Mehmet Atalay, Son Havadis, Tercüman ve Milli Gazete’deki gazeteci-yazarlık görevlerinden sonra, Zaman Gazetesi’nde spor müdürlüğü yaptı. Ancak gazeteciliğin, basın özgürlüğünün ne olduğunu öğrendiği kuşkulu.

Tehdit edilen gazeteler olan Hürriyet, Milliyet, Posta, Habertürk, Sözcü, Vatan, Taraf, Güneş, Radikal, Özgür Gündem, Aydınlık ve Günboyu gazeteler de buna herhangi bir tepki göstermedi. 

Ankara’nın saygın gazetecilerinden Bildirici olayı yazmasa Türkiye’nin olaydan haberi dahi olmayacaktı.

Basın İlan Kurumu Samsun Şubesi de daha önce görülmemiş bir sansür girişiminde bulunmuştu.
 
//www.gazetecileronline.com
Güncelleme Tarihi: 18 Aralık 2012, 12:21

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

SIRADAKİ HABER