banner392

Mustafa Kemal’i Neden Anlayamadık?

Tam da 10 kasım günü yerine oturmuş bir köşa yazısı Odatv.com sitesi yazarlarından A. İklim Bayraktar ın yazısını sizlerle paylaşmak istedik. Neden Mustafa Kemal’i doğru anlayamadık...?

Mustafa Kemal’i Neden Anlayamadık?
İşte A. İklim Bayraktar’ın yazısı:
Ben Atatürkçü değilim...
Gerçek Atatürkçülüğü tartışmıyorum bile artık bu ülkede. Ortalıkta o kadar çok Atatürkçü var ki, onlar Atatürkçü ise, ben zaten değilim...
Bu 10 Kasım diğerlerinden farklı olsun, gelin söz verelim.
Sadece saygı duruşunda bulunmak, karanfil koymak, üzerine birkaç dakika düşünmek ama sonra yine unutmak yerine gelin bu 10 Kasım’da bir güzellik yapalım. Gerçekleri anlatalım çocuklarımıza.
Önce etten kemikten duyguları olan bir Ata canlansın gözlerinde, sonra büyüsün bizim gibi “bak o da ağlamış o da acı çekmiş o da aşık olmuş o da korkmuş” desinler. Kolaycı herşeyi önüne koyduğumuz çocuklarımıza anlatalım: Nasıl başarılarla dolu bir eğitim hayatını nasıl zorluklara rağmen ayakta kalmayı başardığını görsünler.
Sonra yaşadığı bu toprakları nasıl kazandığını, nasıl zeki, nasıl stratejik planları olduğunu, savaşmaktan korkmadığını, en zor en aciz anda dahi inanarak nasıl başarıya ulaştığını, “post modern trendy” olan Çin’den, Japon’dan alıntılarla anlatılan düşünce gücünü nasıl da o zamanlarda kullandığını, inançla azimle nasıl en zor işlerin bile üstesinden geldiğini anlatalım.
Lider ve savaşçı kimliği ile dünyayı nasıl da kendine hayran bıraktığını anlatalım çocuklarımıza.
Anlatalım ki Atatürk putlaşmak yerine, aramıza karışsın çocuklarımız örnek alsın, bir Atatürk daha çıkmadı, diye üzüleceğimize. Birçok Atatürk yetiştirmek için biz bu 10 Kasım’da bir adım atalım.
Ben Atatürk’ü gerçek anlamda tanımaya başladığımda 30 yaşındaydım. Gelin anneler, bizim çocuklarımız daha erken tanısınlar atalarını, o örnek insanı.
Dedemden babama, babamdan bana kalan bu vatanı bir eknaz haline getirdik el birliğiyle, böyle aymazlıkla devam edersek çocuklarımıza bırakacak enkaz bile bulamayacağız.
Türktük, doğruyduk, çalışkanlığımızı şüpheli... Birinci vazifemiz; Türk İstiklalini ve Türk Cumhuriyeti’ni ilelebet muhafaza ve müdafaa etmekti. Ülkümüz... Yükselmek, ileri gitmekti...
Ama biz şimdilerde bu andı bile okullarda keyfe keder bıraktık. Yani yeni nesil andımızı belki de öğrenemeyecek bile.
Hiç tatmadım diyene…
Gülerim doğrusu…
Küçücük bir şeyi sevmek de, sevgidir…
Hele bir ‘Yüce’ yi sevdin mi?
Kurtuluş yok demektir.
Annenin Zübeyde Hanım, babanın Ali Rıza Efendi olduğu…
Çocukken tarlada teneke çalarak ekinlere üşüşen kargaları nasıl kovaladığını…
Adı Mustafa olan matematik öğretmeninin; Kemal’i eklediği...
Ve hakkındaki daha pek çok bilgiyle büyüdük.
Her duvara resmini astık…
Her meydana heykelini diktik…
Okulları büstünle donattık…
Her caddeye, bulvara, okula, stadyuma adını verdik…
Adına şiirler yazdık, marşlar besteledik…
10 Kasımlarda Anıtkabir’e koştuk…
Oysa sen değil miydin ki;
“Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir,” diyen.
Ama biz hep yüzünü görmeyi tercih ettik; resimlerle, heykellerle, büstlerle, şiirler ve marşlarla kalıplaştırdık seni.
Fikirlerine ve duygularına değer vermedik, içeriğini anlamadık…
Cumhuriyetçiliği 29 Ekimlerde şiir okumakla sınırladık…
Laikliği dinsizlikle bir tuttuk…
Milliyetçiliği kafatasçılıkla…
Halkçılığı komünizmle...
Devrimciliği demokrasiye her on yılda bir ara vermek…
Devletçiliği bürokrasiye boğulmak sandık.
Zannettik ki; duvarlara astığımız resmin bize yol gösterecek…
Meydanlara diktiğimiz heykelin cumhuriyetimizi ve laikliği koruyacak…
Okullardaki büstlerin “düşüncesi hür, anlayışı hür, vicdanı hür” nesiller yetiştirmemize yetecek…
Şiirlerle ve marşlarla sandık ki muasır medeniyetler seviyesine ulaşacağız…
Demokles’in kılıcını sapından değil keskin yanından tutmayı marifet bildik.
“Hayatta en hakiki mürşit, ilimdir” dedin, ama asla bilime ve bilgiye değer veren bir toplum olamadık.
Her özlü sözü sana mal ettik. Hep, “Ah şimdi hayatta olsaydı” dedik,
“Çok erken öldü, şimdi yaşasaydı çok farklı olurdu”.
“Ah şimdi kemikleri sızlıyordur,”dedik, daha neler dedik.
Hep arkana saklandık.
Yüzüne ve ismine hiç laf söyletmedik…
Her işin kolayına kaçtık, ticarette sınıfta kaldık, üretimi bitirdik. Bilim adamlarını, aydınları yargılamadan hapsettik, yok yere nice vatan hainleri ürettik.
Zeki, çevik ve aynı zamanda düzenciydik. Ekonomiyi ve eğitimi siyasete kurban verdik. Varlığımız siyasi emellere armağan oldu. Amaçsız gençler yetiştirdik, işsizliğe kurban ettik.
Ama fikirlerine, eserlerine ve devrimlerine yapılan saldırılara karşı ruhsuz ve duygusuz birer seyirci gibi kaldık.
Fikrin, vizyonun ve duyguların bu milletin beklentilerinin çok mu ötesinde?
Çok mu üzerindeydi ki?
Seni bir türlü anlayamadık.
İkinci, üçüncü Atatürkler çıkaramadık, olamadık.
Sadece ve sadece mirasını har vurup harman savurmakla geçirdik ömrümüzü.
Zannettik ki, mirasın sınırsız, hiç tükenmeyecek hiç bitmeyecek.
Sen rahat uyu.
Üzerine düşenden çok fazlasını yaptın bizler için, bu millet için.
Şimdi sıra bizde…
Daha iyisini, daha güzelini yapabilmek için… Çünkü bu ülkenin bir kurtuluş savaşına daha ihtiyacı var… Bu savaşı akılla çalışmakla mücadele etmekle kazanabiliriz ancak.
(aslında sıra çoktan bize gelmişti, çoktan sıranı bize vermiştin: “Ey yükselen yeni nesil! İstikbal sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk, onu devam ettirecek sizlersiniz.”)
En iyi vatansever, işini en iyi yapandır.
Denebilir ki, hiçbir şeye muhtaç değiliz, yalnız bir tek şeye ihtiyacımız var: Çalışkan olmak! Servet ve onun doğal sonucu olan rahat yaşamak ve mutluluk, yalnız ve ancak çalışanların hakkıdır. Yaşamak demek çalışmak demektir.
Türktük, doğruyduk, çalışkanlığımızı şüpheli... Birinci vazifemiz; Türk İstiklalini ve Türk Cumhuriyeti’ni ilelebet muhafaza ve müdafaa etmekti. Ülkümüz;
Yükselmek, ileri gitmekti...
Ama biz şimdilerde bu andı ve İstiklal Marşı’nı bile okullarda keyfe keder bıraktık.
Yeni nesil nasıl büyüdüğümüzü bilemeyecek bile...
A. İklim Bayraktar
Odatv.com
Güncelleme Tarihi: 11 Kasım 2010, 02:15

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

SIRADAKİ HABER