Evlerin Çatıları

Evlerin Çatıları

Bir ormanın yamacına dikey mimariyle dizilmiş yüzlerce ev çatısı görüyorum. Turuncu kiremitler selamlarken beni, diyorum ki: Hepsinin altında bir hikâye gizli…

Huzuru, umudu, sevgiyi saklayan bu evler; acıyı, azmi, nedameti, duayı, var oluşları ve belki yok oluşları da mı saklıyor yoksa? Kaç bin tane duygu, durum, olay yaşanıyor bu çatılar altında? Çatılar her gün bizden neleri saklıyor?

Bir çatının altında bir balkon… Minik renkli kıyafetler ipe dizilmiş. Sırayla bir zıbın, iki mini çorap, bir tane aslanlı tişört… Bu evde bir erkek çocuk mu var? O evde o, huzurla büyüyor mu? Akşamları babası eve geldiğinde yüzünde masum gülümsemesiyle mutluluk saçıyor ve ev halkını da mutlu ediyor mu? Bu mutluluk ve belki de umut...

Bir çatının altında bir balkon… Balkonda bir salıncak; içinde saçları kara mı kara bir kızçe sallanıyor. Annesi çıktı şimdi balkona, elinde bir kase; içinde yemişler var. Uzatıyor evladına, kız gülümsüyor, neşeyle ağzına atıyor yemişleri… Bu neşe...

Bir çatının altında bir balkon… Bu defa kapatmışlar balkonu. “Balkonu eve katmak” deyimi acaba sadece bize mi has? Mümkün. Balkonu da eve katmış ailenin beyi. Acaba bunu yaparken ne düşünmüş? “Balkonda da kahvaltı yaparız hanım” mı demiş sevdiceğine? “Kışlık konserveleri buraya koyarsın belki” mi demiş?
Kadın çıkıyor balkona elinde bir sürü kavanoz. Galiba konservelerini balkona koyacak gerçekten. Tam mevsimi değil mi?Bu aile huzuru...

Bir çatının altında bir oda… Perdesi havalanan bir pencere. Sonbahar rüzgârı perdeyi savurdukça içeriden bir ses geliyor:
“Ne hata yaptım da beni bırakıyorsun? Bunu hak edecek ne yaptım? Senden bunları duymayı hiç ummazdım…”
Bir ayrılık yaşanıyor belli, bir terkediş. Peki, terk edişler insanı büyütür mü, çürütür mü? Bu büyüme... 

Bir çatının altında bir oda… İki kadın koltukta oturmuş, kahve yudumluyorlar son moda fincanlarıyla. Kumral saçlı kadın saçlarını arkaya şöyle bir savurduktan sonra diyor ki:
“Ona çocuğu sadece pazarları gösterebilirim. Velayet bende; öyle kafasına estiği gibi gelip göremez.”
Diğeri, “Tek gün az olmaz mı, çocuk babasını özleyecektir” diyor. Kumral kadın kahvesinden bir yudum alıyor ve ekliyor: Aslında ben de ... Bu hasret.

Bir çatının altında bir oda… Bir masa, bir sandalye, her yerde kitaplarla dolu raflar. Masada soru bankaları, yaprak testler. Duvarda onlarca küçük not kâğıdı. Notlardan birinde “Marmara Üniversitesi Psikoloji ” yazıyor. Diğer notlarda ise formüller… İçeri bir genç giriyor:
“Of… Bugün 100 paragraf çözmem lazım. Kitap okuyamıyorum, bir türlü odaklanamıyorum. Bu işi halletmem lazım.”
Kitap dolu bir rafa yöneliyor… Bu umut ve azim...

Bir çatının altında bir oda… İçinde iki koltuk, üç sehpa. Bir adam, bir kadın birbirlerine sarılıyorlar. Huzurlu, dingin bir sevgi. 
 

Bir çatının altında bir oda… Odada yerde bir seccade, üstünde bir rahle. Bir kadın oturmuş yüce kelamı okuyor. Okudukça gözünden yaşlar süzülüyor. Anlıyor, idrak ediyor, hayret ediyor, ürperiyor, okumaya devam ediyor. Sonra ellerini açıyor:
“Ya Rabbi…” diye nida ediyor,
duasını okuyup yüzüne sürüyor. Belki de yüzleri bu yüzden nurludur, dua edenlerin…
Bu teslimiyet.

Bir çatının altında bir oda… Odada bir masa; masada çeşit çeşit yemekler. Kalabalık bir aile yemeği… Yüzler gülüyor, ne güzel sohbetler ediliyor. Kadın ve erkek birlikte servis yapıyor davetlilerine. Mutlular. 

Bir çatının altında odalardan bir oda… Hikâyesinin yazılmasını bekliyor. Camda bir ilan var: “Kiralık.”
Kim bilir, kim tutacak ve bu odalarda neler yaşanacak? Huzurlu bir yuva mı olacak burası, yoksa hüzünlü bir ev mi?

Çatıların altında kim bilir neler yaşanıyor her gün? Geceyi gündüze, gündüzü geceye eklerken zaman; herkes neler düşünüyor, neler düşlüyor? Nelere üzülüyor yahut nelere seviniyor? Nelere heyecanlanıp nelere kırılıyor?

Yüzlerce, binlerce insanı içinde saklayan bu çatılar bize ne anlatıyor? Turuncu kiremitler altında bizden neler saklıyor? Neleri sayıklıyor?

Bence bu çatılar diyor ki: “Herkesin hikâyesi farklı farklı yazılıyor burada ama bir çatı altında, mutlulukla, huzurla, hüzünle de olsa hepsi çatılar altında. Yazan kendileri, okuyan kendileri, yaşayan kendileri.”
Ve ekliyor: “Bu hikâyelerin hepsi şükür sebebi…”

Asıl diyor, çatısı olmayan evler var. Damlardan bahsetmiyorum; bu hikâyelerin artık yaşanamadığı, tüm bu yaşanan hikâyelerin, iyisiyle kötüsüyle şükür sebebi olamadığı, çatısı yıkılmış evler… Çünkü artık mutlu, umutlu, neşeli duygularla başını sokacak bir çatısı olan insanlar yok o yıkıntılar altında. Çünkü artık hayaller yok, huzur yok, mutluluk yok; işten gelen babalar yok, yemiş veren anneler yok, neşeyle yemiş yiyecek çocuklar hiç yok. Kitap okumak ya da okuyamamak oralarda dert bile değil. Çünkü parçalanmamış bir kitap dahi yok…

124 bin peygamberin anlamadığı bir cahillikle dolu bu çağda, tüm dünyanın sadece hayretle baktığı hastane, ev, okul, kreş çatıları yıkılmış; evlerden kovulmuş, sadece acı içindeki insanların olduğu bir yer var. Benim gördüğüm çatılar bana bunu anlatıyor. Diyor ki:

“Sen asıl çatısı yıkılmış evlere bak…”

Çatısız evlerden bir “ah” kalkıyor, tozu dumana katarak turuncu kiremitli çatılı evlere doğru…

Gördünüz mü?

YORUM EKLE
YORUMLAR
Sultan Kumru Akçay
Sultan Kumru Akçay - 2 ay Önce

Umut Neşe,Huzur,Teslimiyet.bu kadarmı güzel yorumların.Okurken o evlerin yaşamlarını hissettim belki saçma gelicek , kokularını dahi ayrı ayrı hissederek okudum öylesine güzel yorumlanmışki aldı beni her ev içinde misafir etti.Böyle hayalini kurduran beni içine alıp giden satirları okumam bulundugum zamandan birçok zamana yolculuga çıkmam bazen yuzumde tebbesüm bazen heycandan nefesimi tutturan bu güzel yazı için teşekkürler Fatma Ülkü hocam.Emeginize sağlık.

Mahinur Aybaş
Mahinur Aybaş - 2 ay Önce

Beş dakika da okuduğumuz fakat ömrümüzü alan özet olmuş eline emeğine yüreğine sağlik ????

Mehmet Yavuz
Mehmet Yavuz - 2 ay Önce

Tebrik ediyorum. Gerçekten çok güzel hikaye olmuş.

Mine Özcan
Mine Özcan - 2 ay Önce

Yine kaleminden inciler…Okudukça o evlerin içinde ben de gezdim.Yüreğine, emeğine sağlık…

Feray ersin
Feray ersin - 2 ay Önce

Yüreğinize kaleminize sağlık çok anlamlı bir yazı olmuş. Hikayeniz deki duyguları yaşadım okurken. ????

Gizem şenaydın
Gizem şenaydın - 2 ay Önce

Çok güzel tüm evlerden tüm insanlıktan bir tutam gibi hayatlar ellerinize sağlık değerli hocam

Mehmet Şenol
Mehmet Şenol - 2 ay Önce

Çatısı olmayan evler, dağılmış, perişan. Belki ilerde toplanıp daha da iyi bir seviyeye gelecek, belki de kimselere kendini fark ettir(e)meden ortadan kaybolup gidecek.

Novanna
Novanna @Mehmet Şenol - 2 ay Önce

Aslında bu Filistin'e bir ağıt... Yazının son paragrafları oradaki çatısı dağılmış evleri haykırıyor.

Carmen Kocaer
Carmen Kocaer - 2 ay Önce

Eine berührende Geschichte!

Ulkugazovalikotan
Ulkugazovalikotan @Carmen Kocaer - 2 ay Önce

Carmen çok naziksin, teşekkür ederim. Okuduğunu bilmiyordum.