TÜM BEKLEYENLERE
BEKLEYİŞLERLE TÜKENENLERE
BİR İSA BİR MESİH
Bazen bir İsa beklersiniz bazen bir mesih... Oysa bir ''Muhammed'' zaten gelmiştir göremezsiniz...
Her şey ama her şey kayıyor gibidir yıldızlar dışında...
Toprağa basarsınız kayar, havaya bakarsınız kayar...
Bulutlar umarsızdır; yeryüzü adeta ayakta durmamanın zemini olarak, size destek olmayışı seçer...
Güller kokmayıverir bazen...
Bazen her ses susuverir...
Suların şırıltıları yoktur, gökyüzünün gurup kızıllığındaki o tatlı pembe...
Uçurtmalar uçmaz, bülbüller güle konmaz...
Gül boynunu büker hiç kaldırmaz...
Bahçeler küskün, bağbanlar üzgündür...
Böylesi zamanlarda bir Musa beklersiniz gelsin ve asasını yere vursun, mucizeler göstersin; bir Süleyman beklersiniz, size karşı hüküm süren herkese hükmetsin; bir Yunus beklersiniz; balığın karnından sizi de çıkarsın; bir Yusuf beklersiniz zindanları gül bahçesi eylesin; bir Eyüp beklersiniz sabrından size de versin yahut nasıl sabredilir bir öğretsin...
Beklersiniz...
Beklersiniz...
Beklersiniz...
Belki günler belki haftalar belki aylar, yıllar geçer de gelen yok giden yok der kapılarınızı her gün biçare kapatırsınız akşama doğru...
Ama nereye kadar?
Hiç bir devran aynı kalmaz bilirsiniz, bilmelisiniz.
Karanlık yerini aydınlığa bırakmak göreviyle yeryüzüne indiğinden beri bülbüller güllere her gün yeniden aşık olur...
Şelalelerden sular çağıldadığından beri gökyüzü masmavidir...
Uçurtmalar hep göktedir sadece fazla yükselmişlerdir bazen.
Ve bir ''Muhammed'' [as] zaten gelmiştir... Kalbinizin tam orta yerinde yerini edinmiştir. Derine bakmayınca görülmemiştir sadece... Ve sadece ruhuyla kalbiyle bakabilenler görmüştür onu... Surat değil sîrettir...Yüzde değil özdedir.
Olması gerekenler olmuş, solması gereken güller solduktan sonra yediverenler açılmıştır yerine...
Bir sabah uyanırsınız seherde...
Seher sizin içindir...
İçinizdir bir seher...
Bunu fark etmek için gerekmiyor balığın karnına tekrar düşmek, gerekmiyor dipsiz kuyulara bir daha itilmek ve gerekmiyor kalbinizin hastalanması... Hayat provası yapılamayacak kadar çok gerçekle dolu zaten. Birileri yaşamıştır zaten ki birileri ders alsın diye... Bu yüzden tekrar aynı döngüyü yaşayan değil ders alan olun. İbret olan değil ibret alan olun.
Demem o ki:
Bir İsa beklerken içinizde vardır elbet onu anlayacak güç, bir Musa beklerken belki de içinizdir asasına dayanıp yürüyen, bir Süleyman, bir Yunus, bir Yusuf... Hepsine selâm olsun. Anlattılar yüzyıllarca ve aktardılar, görelim, bilelim, hissedelim.
İçindekini göremeyenlere derler ki:
Derununuza bir bakıverin, oradadır tüm umutlar ve gerçekler.
Ülkü Gazovalı Kotan
Umut dolu güzel bir yazı olmuş. Beklemekten çok yapmak gerektiğini tavsiye eden güzel bir yorum olmuş
Nice güzel yıllara. Yüreğinize ve kaleminize sağlık.