12 Eylül 1980 de Türk Silahlı kuvvetler tam bir darbe yaptı, Kenan Evren ve arkadaşları ülke idaresine el koydu. 22 yıl önce yapılan bu darbe sonunda iktidar düşürüldü. Askerler ülke yönetimini ele geçirdi.
Darbeden sonra başta solcular olmak üzere toplanıp cezaevlerine kondular. Darbenin başındaki kişi Kenan Evren televizyonlara çıkıp neden idareye el koyduklarını kendine göre açıkladı. Darbe öncesi her gün ölümler, suikastler milletin sinirlerini bozmuş, cinayet haberlerini, suikastleri millet artık izlemez olmuştu. Millet tamamen duyarsızlaşmıştı. Bu gelişmelerden sonra TSK nın darbe yapması ise milletin tepkisine çekmemiş. Darbenin olmasına yeşil ışık bile yakmıştı.
Tabi iktidarı ele geçiren darbeciler kendi kurdukları hukuk sistemi ile sokakta ne kadar sistem karşıtı varsa toplayıp cezaevlerine, toplama kamplarına tıkmışlardı.
12 Eylül 1980 de yepyeni bir yola giren Türkiye 1982 yılına kadar kapalı bir idare altında kaldı. Ülkede sözde anayasa seçimi yapılarak 1980 anayasası yüzde 82 oyla kabul ettirildi.
Anayasa oylamasından sonra sivil iktidara geçilmesi için seçimler yapıldı. Askerlere yakın olan ve onların önemli toplantılarında yalnız bırakmadıkları Turgut Özal partisi Anavatan, Turgut Sunalp’in Horoz Partisi’ne karşı kazanması ise sürpriz olmadı. Darbeden sonra iktidara Anavatan Partisi geldi.
12 Eylül 1980 darbesi 650 bin insanın ya ölü ya da işten atılarak kaybedildiği resmen tarihi kayıtlara geçti.
1980 darbesi tam bir darbe oldu. İdamlar; bir solcuya karşı bir ülkücü idam edilerek darbenin nasıl olduğu gösterildi.
İşinden olan birçok memur ve yakınları ise darbeyi tamda içinde hissettiler o günleri yaşadılar ve bazıları hala o günlerin izlerini taşımaktalar.
Ben ise daha çiçeği burnunda sol görüşlü bir öğretmen olarak görevden uzaklaştırıldım tam 6 yıl sonra yeniden görevime dönebildim. Ancak benim mücadelem çok uzun sürdü. 6 yıl içinde Danıştay, idari mahkemeler olmak üzere kapılarını çalmadığım hiçbir kapı kalmadı. Gidilmesi gereken hiçbir yasal yol bırakmadım. Mesleğime tam 6 yıl sonra açıktan atama şeklinde dönebildim. Haklı olduğum halde geçmiş tazminatlarımı bile alamadım.
BİRDE 28 ŞUBAT POST MODERN DARBESİNE BAKIN
(İste Wikipedia internet sitesinden alınan post-modern darbenin tanımı) 28 Şubat süreci, 1997'de yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonucu açıklanan kararlarla başlayan ve irticaya karşı olduğu söylenen, ordu ve bürokrasi merkezli süreç. Türkiye siyasi tarihine geçen kararlar ve bu kararların uygulanması sırasında Türkiye'de siyasi, idari, hukuki ve toplumsal alanlarda yaşanan değişimlere neden olan bir süreçtir. Yaşananlar, post-modern darbe olarak da adlandırılmıştır.
28 Şubatta Milli Güvenlik Kurulu toplantısında alınan kararlar sonunda yapılan darbe. O günlerde Sincan sokaklarında tankların yürüdüğünü gördük ve duyduk. Daha sonra Erbakan’ın başbakan olduğu hükümetin istifa ettiğini duyduk.
Bu darbede kimsenin burnu kanamadı sadece hükümet düştü. Ancak 12 Eylül 1980 de resmi rakamlara göre 650 bin insan kayboldu.
Günümüzde 12 Eylül darbesini yargılıyoruz diye yaygara yapanlar, O günlerden kalan ve hala lüks ve refah içinde sahilde yaşamına devam eden Kenan Evren ve arkadaşı Şahinkaya’yı mahkemeye bile getiremediler. Hatta mal varlıklarına ihtiyati tedbir bile koymadılar. Birde 12 Eylül darbesini yapanlara “Bizim Oğlanlar yaptı.” Diyen bir Amerikan Büyükelçisini hatırlayalım. Demek ki onların yaptığı oğlanların darbeleri yargılanamıyor bile. Onların oğlanlarının yaptıklarından hesap sorulamıyor bile.
Keşke bugün darbelere karşı olduklarını söyleyenler o günlerden mağdur olan insanlara, yakınlarına giderek devlet adına özür dileyebilseler, Dersim katliamı diye bir kitleye mesaj verip devlet adına özür dilemeye kalkanlar, post modern darbeler nedeniyle bir kitleden oy devşirme peşine düşenler, pkk gibi terör örgütü ile gizli masaya oturanlar asıl darbelerin mağdurlarını bir hatırlayabilseler belki de gerçekten darbeye karşı olduklarını ispatlamış olabilirler. Yoksa bu milleti kimse kandıramaz.